Tüm Şiirler

(Yayımlanma sırasına göre)

*

İNSAN
Gelip oturdun öylece,
Bir selam, bir tebessümle.
Ne de çok şey anlattın,
İnsanı hatırlattın.

Ne dedin derdimi dinle
Ne de sustun dertlerinle;
Yalnız, bakan gözlerinle
Ne de çok şey anlattın,
İnsanı hatırlattın.

*

KİMİ

Kimi bilemez,
Kimi bulamaz,
Kimi kendiyle
Yalnız kalamaz.

Kimi ayakta,
Kimi yatakta;
Kimi yakınken
Çok çok uzakta.

Kimi yokuşta,
Kimi omuzda;
Kimi onda bir,
Kimi dokuzda.

Kimi ön safta,
Kimi genç softa;
Kiminde taltif,
Kiminde yafta.

Kimi susuyor
Konuşacakken,
Kimi coşuyor
Bilen uzakken.

Kimi beklerken
Kimi almış yol,
Kimi severken
Kimi yapmış rol.

Kimi kimine
Ser feda eder,
Kimi kime ne
Der, yürür gider.

Kimi kıstırdı
Tüm parmakları,
Kimi hep sitem
Şiirlerinde.

Kimi ak kaşık,
Kimi hep balçık.
Az dur da Yasin,
Benden yola çık.

Kimi yen yırtmış,
Kimi kırmış kol.
Kim hata örtmüş
Ki o bulmuş yol.

Kimi karışır,
Kimi görüşür,
Kimi işini
Hep kendi görür.

Kimi sabretti,
Olmadı-oldu.
O en sonunda
Kendini buldu.

Kimi kibrinde
Gezer bir ömür;
Sen neredesin?
Biter bu ömür.

*

TEKERRÜR – 2
Tarih aynası tozlu; sildikçe netleşiyor,
Yarının resmi bugün yüreğimi deşiyor.
Genç adam neredesin, kaç şiirde adın var,
Kaç şairi eskittin, kaç divitte tadın var?

Herkes fert fert en haklı, hiçbiri nazik değil.
Reva mı nezakete ya hiç mi yazık değil?
Yalan doğrumda saklı, doğru yerinde değil;
Bir cevap buldum dünde, soru yerinde değil.

2016

*

ORTADOĞU

Herkes silahlı, savaşçı, muharip,
Öylece kenarda bekliyor garip,
Yetmez gibi bir de yanına varıp;
“Kalk yer aç barışa, sen git” diyorlar.

Kimse konuşmasın, sormasın kimse!
Hep susup gülüyor “seçkin” kesimse,
Doğruyu söyleyen benim sesimse,
Hak söze yıkıcı tenkit diyorlar.

Varsın ölsün Aylan sahile vurup,
Avunur geçeriz ismini verip
Çıkmaz bir sokağa!.. Baksan ne garip;
Zalim ölünce de şehit diyorlar!

Beynelmilel gün mü var, neden geldiniz?
Yarın yine dün mü var, neden geldiniz?
Sırada bugün mü var, neden geldiniz?
“Niyetimize barış şahit” diyorlar.

Artık yaralar değil vicdan kanıyor,
Kötü birden durunca zihin donuyor;
Zalim uzlaşır mı hiç, yarın yanıyor!
Malum yalandan süzüp akit diyorlar.

7 Şubat 2017

*

MİRAS

Bir nine evine dönmüş;
Dünya mı ne kazanır?!

Bir torun çıplak doğar,
Üşüdükçe sarılır,
Üç bin yıllık kültüre;
Ninesini dinledikçe…

Çocuk olur oyun sanır sarılır,
Gençliğinde deli olur sarılır,
Yaş kemale erer o da durulur,
Torununa masal olur sarılır.

Şubat 2018

*

TİMSAH

Dün Libya, yarını bilmem, bugün Suriye;
Kimler katılmış bir bak hain sürüye?
Çene, kuyruk belli de düşman olarak;
Bak, şu “bizimkilerden” mürekkep gövdeye!

21 Mart 2018

*

OYUN

Oyun eski, oyun basit;
Bizden ölen zevksiz anıt!
Zemin siyah ile beyaz,
Vuran biziz, vurulan biz.

Yalanından eğitimim,
Masalına tarih derim,
Camın önünde esirim,
Ne dinlesem sahih derim.

Oyun eski oyun basit,
Oku! Tarih buna şahit.
Onlar dizmis siyah-beyaz,
Tahtaya bak; sensin, biziz.

9 Ocak 2017

*

BÖL, YÖNET, BİRBİRLERİNİ YOK ETMELERİNİ İZLE
Yiğit öldü; hakkı kaldı,
Ağıt oldu; yankı kaldı,
Bir bölündü; iki kaldı,
Hep dönüştüler zalime.

27 Ocak 2017

*

KÖREBE

İlk yalan doğar doğmaz daha kaçına gebe?
Bu oyun, oynadığım, mutlulukla körebe.

Gittikçe alışıyor sahte dünya haline;
Gerceği unutturur baktıkça cemaline.

Ya ben yanlış anladım sevgiyi, nezaketi
Ya kuru bilgi boğdu irfanı, feraseti.

Herşey zıddıyla kaim, tamam yok itirazım,
Nefretin zıddı sevgi; hani, nerede azizim?!

*

SEN, BEN, O

Sen sevgiye inanmışsın,
O hırsında budanmaya.
Çokça durup düşünmüşsün,
O durmamış utanmaya.

Kula kızıp Hakk’a küsme,
Pişmanlıkla dünde gezme,
Yalnız şimdi var, gel gitme;
Yarın ile aldanmaya.

Sen bendesin, o da bende,
İyi-Kötü, her bedende,
Ne koydunsa o gözünde;
Bak dünyaya adanmaya.

Haziran 2016

*

SÜRGÜN

Biz şanslıyız bakma, ben talebeydim,
Mühendis çıkmaya son senedeydim,
O tarih okurdu, mimarlik Kerim,
Çok şükür sağ salim buraya geldik.

Amcamlar ilk günler bombayla öldü.
Yegenler ardından sırayla öldü.
Dayımlar Ege’de dalgayla öldü.
Biz de nerelerden nereye geldik.

Ben iş bulamadım, Salih de boşta,
Emin hiç konuşmaz daimi yasta,
Bir tek çalışan var tam beş nüfusta,
Selamet araya araya geldik.

Sık sık gelir gider senin arkadaş;
Sen de durma öte gel şöyle yanaş,
Kerim getiriyor, ediyoruz aş;
Kalanlara göre saraya geldik.

2016

*

SÖYLESİN

Vazgeçtim haktan, hukuktan,
Başı dumanlı doruktan;
Düzde yol alamayan
Adalete sor menzili.

Ben geçtim bağdan, koruktan,
Körpe, gök, tadı buruktan;
Dayağa çoktan doyan
Bağcıya sor zelili.

*

ÇAPUT

Pişmanlıklar saklanmıyor, derdin ya en başında;
İnsan artık yaşlanmıyor, eskiyor genç yaşında.

*

KİBİR – 2

Kibir hep belimde dolu bir silah;
Her kelam dilimde kurşunum olur,
Ölçüden, usülden cayınca eyvah!
Daha ilk adımım hep sonum olur.

*

HAZİRAN 2018

Üç günde olacak iş; al, üç yıl senin olsun,
Bana bak koca reis, artık sular durulsun!

Yok yine diyeceksen: “Kumpas, hile, ihanet;
Biz hep güzel iş yaptık ama her yer dalâlet”

O zaman içimdeki şüphe emin olacak,
Ve o “nazik ihtiyar” yine haklı çıkacak.

22 Nisan 2018

*

YA CEPHEDEN YA YAN YANA

İnsanlık tarihine bir bak
Ya doğaya karşı ya iç içe;
İnan ki başka bir seçim yok.

Kimimiz savaşmakta tabiatiyle,
Kimimiz ahenk içinde tabiatle.

Temmuz 2017

*

SEN YALNIZ DEĞİLSİN

Sen yalnız değilsin, tek başına gezsen de,
Sevgisiz kalmazsın hiç; hayattan gam süzsen de.

Sen yoksun değilsin, yokluğu tüketsen de,
Aç değilsin sevgiye; dürüst sevilmesen de.

2018

*

YAĞMUR

Gökler ağlıyorken,
Ben yerde mağrur.
Sema som tevazu,
Bende hep gurur.

Bir o kadar aciz miyim?
Yine bugün sensiz miyim?
Yarınım yok; dünsüz müyüm?

Zaman hiç yorulmaz mısın?
Azıcık dinlen, azıcık dur.

*

ASLIHAN’ın, naaşı bile bir KOCAPINAR oldu.

Siz nutuk atan diri leşler, biz dinleyen ölüler…
Vazgeçtim, anarak kirletmeyeceğim bu sayfayı, sizi ve bizi.

Aslıhan’ın, naaşı bile üç cana şifa oldu.

Nasıl yanmıştır içi annesinin,
Nasıl kızmıştır babası şu kubbenin altındaki herşeye,
Hiç bilmem; bilemem.

Ben yandım, kızdım da;
Ağladım, sustum da.

Aslıhan’ın, naaşı bile üç cana pınar oldu;
Can suyu veren.

Aslıhan, daha cömert dirilerimizden.

17.12.2018

*

AHVAL – 3
Bir ateş yaktım, sönüverecek gibi,
Azıcık sezdim, biliverecek gibi,
Avundum hayalde bugün geçerken,
Yarının umudu dünü verecek gibi;
O habersiz giden dönüverecek gibi.

*

BOŞ TENEKE

Sen anlat, olmuyor dinlemeden,
Yine de anlat iyidir küsmenden.

Havadan anlat, sudan anlat;
Oradan anlat; burada dinlet.
Bildiğin, bilmediğin ne varsa
Sen anlat, dinliyor millet!

Haksız hukuksuzluğu geç,
Unuturuz biz de er geç.
Zalim mazluma sağırsa
Kör olur ona merhamet.

*

DEM
Hayat, kaybetmek konulu
Bir daracık keçi yolu.

Çocuk, sıhhatin zirvesi;
Genç, sıhhatli delilik;
Olgunun kısılır sesi;
İhtiyar, akılsız bebek.

Yok! Onur kazanılmaz;
Herkes onurlu doğar.
Yalnızca kaybedilir
Çokça “emek” vererek!

Kayıp giderken zâhir,
Sıhhat, akıl ve dirlik
Anca hoş sedâ kalır,
Belki iki satırlık.

Pişman olsan ne çâre,
Hırsında budandığın
Günlerden kalma yara
Çıkınına sardığın.

Kayıp gitti elinden
Sıhhat, akıl, irâde,
Pişman mısın şimdiden
Her zamandan ziyâde.

*

MEKTUP – 1

Hâlim sorup gönlümü hoş eyledin,
Hatır soranın çok olsun gardaşım.
Gönlüm sarıp günümü düş eyledin,
Satır dizenin Hak olsun gardaşım.

Gündüz arşınlarız babamla dağı,
İkindin olurum aşçı yamağı,
Nasip ne idiyse yakıp ocağı,
Aş edip yiyoruz güzel gardaşım.

Onu da sormuşsun kaçıncı defa;
Kim bilir nerede sürüyor sefâ?
Hepimiz durmuşuz en doğru safa!
Yaz-kış döküyoruz hazal gardaşım.

Yâdı matah bilip yollara düştüm,
Her şafak sökerken ben de değiştim,
Yürüdükçe ben kendime yetiştim;
Kervan ol yollara düzül gardaşım.

Aşamazsan dinlen eteklerinde,
Kar, boransa yazı, baharı bekle,
Nice dağlar erir, tek bir niyetle,
Koyma önünde hiç menzil gardaşım.

*

AH

Ah geçinsek gül gibi;
Süzülen bir sal gibi,
Harcamadan pul gibi;
Sahip çıksak sevgiye.

Üç adımlık yol gibi,
Aşıversek bel gibi.
Ayıplayan el gibi;
Yol vermeden yergiye.

*

TOHUM

Yarını verdim yele,
Nere’ düşerse tohum.
Rüzgar ektim hayale,
Fırtına biçsin ömrüm.

*

AYAN

Saklamadım sevdiğimi;
Sevmediysem avunmadım.
Çok düşünüp dediğimi;
Bilmediysem savunmadım.

Doğru isem anla beni,
Yalancıysam duy kendini;
Biz savrulup duruyorken
Zaman aşıyor bendini.

Orta yerde durmuyor mu?
Evde huzur koymuyor mu?
Öze ineceğim derken,
Kabuk izin vermiyor mu?

Değilim ben de ak kaşık.
Kabuk kavi, öz karmaşık,
İman beni çağırırken;
Zorum mağrur, sadem aşık.

*

KİBİR – 3

Evde kalan bir pişman
Evden çıkan bin pişman
Ner’de olsam benimle
Yanı başımda düşman,

Tutmuş suyun başını
Almış benle yaşını
Aklımı etmiş köle
Hep kaldırır kaşını,

Göz benim ya altında
Bakar körüm aslında
Sızlıyorken irade
Ne yaparım katında.

Gerçek sandım, yanıldım,
Ölçtükçe yarım kaldım;
Çoktan savurdum yele
Aklımı en başında.

Dert benim mi çektiğim?!
Şu, gönlüme ektiğim.
Kibir pusar fikirde
Vicdanım kalmış yetim.

*

YOLCU

Gitmeyle varılmıyor,
Yerinde bulunmuyor;
Varınca gördüğümle
Hayal aynı olmuyor.

Gitmeyip
Kalmayla avunduğum,
İleri sürdüğümle
Hayat aynı olmuyor.

*

YOLCULUK

Nereye mi;
Dönmemeye,

Emin olup
Sanmamaya,

Kirli sudan
Yunmamaya,

Ateş olsam;
Sönmemeye,

Doğru isem;
Kanmamaya.

*

GÜLÜMSE

Yalnızlık hiç yalnız kalmaz;
Biraz sen’le, biraz ben’le,
Uzaktaysa kesin on’la.

Ufak ufak götürüyor
Biraz senden, biraz benden
O da gidiyor sonunda.

Yalnızlık bu kusur bulmaz,
Geçim ehli eşten öte.
Yalnızlık yalnız bırakmaz;
Kime küssen hep yanında!

Yalnızlık bu benzemez
Ne asığa ne maşuğa,
Ne hâline ne hâlime
Kalmaz ki o kimsesiz.

Yalnızlık bu benzemez
Ne sılaya ne gurbete,
Ne siyaha ne beyaza
Kalmaz ki o kimsesiz.

Bak bu yalnızlık,
Bizi gezer tek tek,
Yerde yürüyen her fert için
Bir tebessüm bir yalnızlık müşterek.

*

İKAME

Bilmediğin hiçbir şey söyleyemem,
Bilsen de faydası yok;
Seni kendine bildirmedikçe.

Gitmediğin hiçbir yeri anlatamam,
Gitsen de faydası yok;
Kendine seni buldurmadıkça.

*

DEVRAN

Varıp göreceğin bizim yaylada
Üç yetim çeşme, beş kaçak mermer.
Bir eşek anırsa şiirden evlâ
Belki koca köyde kaldı bir semer.

İmamsız camide ezan detone.
Ekinsiz tarlaya, kırık dirgene,
Eskiler terketti bakıp düzene;
Devir tükenmeye yürür bu sefer.

Kalan kalır kendiyle, giden öteye gider,
Bir devir de vaktiyle, bugün, burada biter.

Gitmeyle bıraktıkları efkâr
Umursayan kalanlara yeter.

*

KURŞUN KALEM

Bir kurşun kalemim,
Yazarım;
Eksilip her satırda.

Bir yorgun bedenim,
Yaşarım;
Üç-beş anı hatırda.

Gördügüm üç beş adem,
Bildiğim oynatmaz kalem,
Ölüme gidiyorum madem
Hırsımı tuttum bileğinden.

*

YENİ
Niyet hiç yoktan köprü kursun,
Geçmek isteyen buyursun.

*

TALEBE

Bu dünyaya gelmişim kibirden sorulmaya,
Her körlükte öfkeyle, sus olup durulmaya.

Zaman ya dün görünmüş ya saklanmış yarına,
Bugün ismim yazılmış ne yaptıysam yanına.

Ya bir an var bekleyen beni ömrüm boyunca
Ya her biriktirdiğim bekliyor en sonunda.

Ey mesafe ölçün ne, yürüsem biter misin?
Hudut nasıl aşılır, ey ömür yeter misin?

Gözde görmek telâşı, kulak bekler kirişte;
Yalnızca dilde mânâ, uzaklaşır her işte.

Uzanıversem tutsam, hiç şüphe etmeksizin,
Yakasından mânâyı akla vermeden izin.

Kuşatsın beni idrak sessizce her zerremde
Ve barışsın vicdanım kendimle her hücremde.

Sahte ne varsa gelsin; an be an dinleyelim
Ve yine sor, söylesin, hep seni umut ettim.

*

AHVAL
Çok şükür iyiyim,
Hâlâ seviyorum seni.
Bilmem, ne diyeyim?
Böylesi belki daha iyi.
Ne olur?
Bir hikaye biter.
Kızma kendine sen de;
Öfke kör eder.

*

KİM DİYECEK?

Kalbi kırığa mı sormalı,
Bağrı yanığa mı,
Aç, sefil âlime mi,
Doymayan zâlime mi?

Susup hem içten, dıştan
Kendi halimden geçip
Dünyanın haline mi
Yanmalı su taşırken.

*

KALAN

İşi olanlar çoktan gitti
Birer çay daha söyleyelim mi?
İyi olanlar çoktan gitti
Birer rol de biz rollenelim mi?

*

MUHASEBE

Dünden kalan neyim varsa
Çektim; kapının ardında.
Tek satırlık yerim kalsa
Hırs yazıp çizsem üstünü.

 

Cehtle sığdıra sığdıra,
Hayatı iki satıra,
Heryerim oldu hatıra,
Yarınım bana küstü mü?

Vazgeçtim; ardından bakıp,
Doğru bilmeyi bırakıp,
İki damla yaşla akıp,
Bildiğim bana sustu mu?

Aşkın uzak çeşmesine
Koşup yetişeyim diye
Ham idim ettim acele,
Varmadan kırdım testimi.

Pişmanlığım dünden gelir,
Korkum yarında gizlenir,
Ben yazarken iki satır
Bugün de güneş aştı mı?

Avun Yasin sen de avun;
İki satır da sen dövün,
Onlar yazdı sen okudun;
Sen yazdın dert değişti mi?

Şimdi bu yorgun bedende
Uzak gelir yakınken de,
Çevirdiğin her dümende
Rüzgar yolunu kesti mi?

Yakın uzak her düzende
Ben kendimden bilmesem de
Her öfkenin körlüğünde
Muhabbet uzaklaştı mı?

Hep doğru idim kendimce;
Hiç sormadan bildim önce,
Doğrumda yanlış sezince
Ters dizip cözsem düğümü.

 

Yarım kalan dünüm varsa,
Yarın şimdiden yalnızsa,
Mükerrer hata gamsızsa,
Çark edip gezsem bugünü.

*

TEMENNİ (37)

“Saf saf” dizilmişiz,
Hepimiz her şeyi bilirmişiz!

Saf saf dizilmişiz!
Mağrur, mağdur;
Figüran, meşhur,

Nezaketi incitmesek,
Ne olur?!

*

TEKERRÜR – 1

Nezaket dünde kalmış,
Demek ki yarın nazik.
Ne vakit mahcup olmuş,
Dünden gelen bilgelik.

Ziyafet aç bırakmış
Uzaklarda birini,
Doğru söz bakmış, bakmış
Bulamamış yerini.

*

İNSAN 2
İnsan aziz, sâde, asil, âzâde;
Kibir âciz, yek kendine âmâde.

*

SILAYA DOĞRU

Şiirinde ıslandığım şairin,
Yağmurunda gezindiğim şehrin,
Her umudu yarınlara tehirin,
Senin olsun büyük şehir, elveda.

*

UZAK

Sen orada ben bur’da
Kimbilir ne uğurda
Savururken hayatı
Aciz, yoksun gururda…

Artsın yalnızlığımız;
Boğacak kadar artsın.
Şu “medeni” çağımız!
Aşkı kantarla tartsın.

Vefa bir semtin adı,
Sebat sözlükte saklı,
Dostluğun buruk tadı,
Aşk teni geçemedi.
İnsan ölçü bilmedi.

*

PİŞMAN

Sema sakladı mı yani, tüm saçmalıklarımı,
Şimdi doğru ne desem, o yanlışar arınır mı;
Lekeli elbisemi giyip çıksam dışarı,
Yeni temiz niyetim içinde barınır mı?

*

İHSAN

Üç günde devletin bulamadığını
Üç köylü, üç saatte buldu.
Özümüzü de bulsalar, söylesek;
Üç köylü devletten hızlı, devletten iyi izci, gözcü,
Benim oyum dağdaki çobanla bir değil tabi;
Adam güdebiliyor koyunu.
Ben geldim otuzuma;
Lise, lisans, dün bitti doktoram,
Ter döküp kazanmak nedir bilmem cepte hiç yok param!
Çarkın dişlisi oldum; ilk zorlamada kırılan diş bendim,
Şimdi yüzüyorum karterde;
Çıkıp özgür olmaya, üretmeye çalıştım;
Yok oldum kartelde.
Ama üreteceğim, satsam alan olmasa da
Bilgimi katıp görgüme
Güzel iş çıkaracağım, kötüyü ıskartaya;
Ömür benle gezdikçe.

*

KILIÇ

Gerçeğin kılıcı o kadar keskin ki
Çok zaman gerek kalmıyor çıkarmaya kınından.
Sahte nerde diye sorunca,
Başladım aramaya en yakınımdan;
Kendimden.
Çünkü hep pusuda kibir!
Aldanmadan,
Yüz çevirdim bir an için hoş gelen ve çok ses veren ne varsa.

*

PİŞMAN – 2

Bugün çıkıp aynı yataktan,
Yarın el sallarız uzaktan;
Ne de uzak rotamız,
Doğruya rastlamaktan.

*

TARAF

Yalnızım tabi,
İstanbul derbisinde bağıran bir taraftar kadar olmasa da
Yalnızım.

Yalnızım tabi,
Haklıyken sesini yükselten bir hükümdar,
Sonsuzu arayan bir giriftar,
Hiç şiir yayımlamamış bir şair kadar olmasa da
Yalnızım.

Yalnızken döktüğüm kelimeler kağıtlardan okunurken,
Kalem kim bilir hangi niyete soyunurken,
Harfler kim bilir hangi kalbe dokunurken,
Kaç zaman geçtiyse aradan, bunlar olurken,

İşte o kerte yalnız kalmışım;

Herkes kadar,
Belki biraz alışmışım.

(Dün. Bugün haziranın 14 ü olmuş. Günün dönmesine az kalmış. Sınavlar iki tane daha varmış (tek bi sinav(mış her an) kalmış), sonra tükenecekmiş. Hayat beni beklemeyecekmiş. Yetişirsem yanımda yürüyecekmiş, yok geçtiysem belki iki sapak önce başka yola girmiş. (Hayat ne) güzelmiş.
2017 bu arada)

*

SAHTE

Aldatır bu havalar, daha gelmedi yaz;
Hep düşeriz yatağa bi eserse ayaz.

Aldatır yalan sözler, bak bu anlık hevesler;
Gezersin de âvâre, ev yine yolun gözler.

*

DEDİKODU EHLİNE
Sizin olsun sohbetiniz çayınız,
Beni gitti daha dönmez sayınız;
Topumuzda yok bir itteki vefa,
Bak bugün de bir azaldı sayınız.

*

ZÂHİR

Sevdik ya hepimiz ölürcesine,
Varlıkta yokluğu tüketircesine,
Her şeydeki güzeli görürcesine
Dalıp da sevdanın müşfik sesine.

Baktık ya sonsuza bir çift göz ile.

Kimimiz sevip aşkı araladık
Kimimiz sevip aşkı yaraladık.

Yazmadık mı kalemle,
Dizmedik mi heceyle?

Demem o ki sen şair adamsın;
Ne işi var dilinde kötü sözün, umutsuzluğun.

*

SEN ZAMAN İSTEYİNCE

Zaman tabi, lazım!

Yarına dokunsana;
Tut elimden
Dünde gezdir beni…
Ya da ben vereyim,
İstediğini!

Zaman, tabi lazım!
Benden ne istedin
Farkında mısın?
Evet değil madem,
Bir hayırı neden
Kıskandın benden?
Zaman tabi; lazım!

Zaman, tabi lazım!
Var-yoklu bir soruya
Evet-hayır yoktu ya!
Zaman tabi, lazım.

Tüm zamanımı sana adadığım için
Buradayım.
Ve söyledim;
Tüm zamanımı sen doldurduğun için
Buradayım.
Zaman istersen benden,
sana senden başka verecek birşeyim yok.

Zaman tabi; lazım!
Savan savsın.

Zaman vaktin hâmisi,
Zaman hastaya ilaç,
Zaman sükutun sesi,
Zaman su, gönül kıraç.

Zaman tabi; lazım!
Ömür kese, zaman bac.

Zaman katile geçit,
Zaman maktulle ağıt.
Ayaküstü sorunca
Zaman geniş, dar vakit.

Zaman bez, zaman küfe,
Zaman tas; doldu senle.
Sen zaman isteyince
Seni sana arzettim.

Zamanım doldu senle,
Döküldüm cümle cümle
Sen zaman isteyince
Zaman durdu farzettim.

*

MAHCUP DELİKANLI

Cevherine tüm bildiklerimi yatırdım,
Gidersen cahil kalırım.

Bir mahcup delikanlı zorum;
Kalırsan mahcup olurum.

*

AHVAL – 2

Ne sükutum ikrardan ne sozum muhalif,
Ne isyankarım adem ne mahsun, naif
İdrak peşindeyim, her pahasına,

Yeter ki gerçek olsun.

İster ölüm getirsin
İsterse hayat versin.

*

AHVAL

Aşk o kadar gerçek ki
Yalan barındıran bir bünyede yaşayamaz.

Şimdi bana gel desen
Yalanlarımızın hiçbiri
Doğruya çıkamaz.

Şimdi bu kapıdan girsen
Kalanların hiçbiri
Ruhuma dokunamaz.

Eteginden taşı dök,
Artık gizli kalamaz.

Kalamaz sorular cevapsız,
Biliyoruz herşeyi hepimiz.

Yahut gibi yapadur;
Hiç gezinme maskesiz,
Rolünü oynayadur;
Kaygısız, düşüncesiz.

Ben yaparım belki
Bu soğuk şehirde;
Sen ölürsün bil ki
Sahteliklerde.

*

KENDİME NASİHAT

Şiir yazsam okur geçer!
Çok mu sevdin, zordur; geçer.
Yol mu yordu düze iner,
Bir sor kendini kendine.

Yürümeyen işe bir sor,
Bereketsiz aşa bir sor,
Göz çıkaran kaşa bir sor,
Bir sor, senle derdi ne?

Ayak yoran başa bir sor
O yürüyen leşe bir sor,
Şu yatan naaşa bir sor,
Dün ne idi şimdi ne?

Kibir doldurur semâyı;
Ona sor noksan nemâyı!..
Koy dışarda aramayı,
Hatayı kondur fendine.

Bak kurulmuş baş köşeye,
Aklı çevirir köleye,
O taşısın, yüklen yine;
Aciz bulunma bendine.

İnanınca engel mi var?
Adım adım menzile var,
Ölçüyü eyle ihtiyar;
Yürü aklının haddine.

*

O ESKİDENDİ

O eskidendi;
Biz yokken değil
Daha yaşarken dün.

Tükettik ne varsa
Bıraz hırs biraz cehalet;
Yetti yalnız kalmaya
Bugün.

O eskidendi;
Bi histi hani
Gelip geçmişti,
Göremedik hırsımızdan;
Şimdi kaçamayız
Hırsızlardan.

O eskidendi,
Şimdi bulamıyoruz bak
Hiç umrumuzda değildi.

*